Baş Dönmesi Ne Zaman Ciddiye Alınmalıdır?
Baş dönmesi (Vertigo) toplumda genel olarak hastalık olarak bilinmektedir ancak Vertigo başlı başına bir hastalık değil, bir belirti yani semptomdur. Hareket edilmediği halde, kişinin kendi etrafında dönüyor gibi ya da dünya etrafında dönüyor gibi hissetmesi durumu olan baş dönmesi önemli bir hastalıktan kaynaklanabileceği için ciddiye alınmalıdır.
Dünya nüfusunun neredeyse dörtte birinde rastlanan baş dönmesi yaygın bir durum olduğu için genellikle hastalar tarafından geçici bir durum olarak algılanarak doktora başvurulmaz. Ancak bazı belirtiler vardır ki baş dönmesinin ciddiye alınmasını şart koşar. Hasta baş dönmesinin yanı sıra aşağıdaki belirtilerden birine ya da birkaçına sahipse zaman kaybetmeden bir tıp merkezine başvurmalıdır:
- Şiddetli baş ağrısı
- Uyuşma
- Bulantı-kusma
- Nistagmus (anormal göz hareketleri)
- Tekrarlayan baş dönmeleri
- Taşikardi (kalp çarpıntısı)
- Kendinden geçme
- Aşırı halsizlik hissi
- Göğüs sıkışması, ağrısı
- Konuşma ya da yürümede zorlanma
Hasta doktora baş dönmesini ciddiye alıp hekime başvurduktan sonra baş dönmesinin altında yatan hastalık tespit edilerek tedaviye geçilir.
Baş Dönmesi (Vertigo) Hangi Hastalıkların Habercisi Olabilir?
Baş dönmesi (Vertigo) genellikle gelip geçicidir diye düşünülerek ciddiye alınmayan bir semptomdur (belirti). Kimi zaman nedeni basit olsa da ihmal edilmeden hemen tedavi edilmesi gereken çok ciddi bir durumun da habercisi olabilir.
Baş dönmesi altta yatan şu hastalıkların habercisi olabilir;
- Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo – BPPV: İç kulaktaki kalsiyum kristallerinin bulundukları noktadan kopup denge kanallarının içine dolması ve sinir uçlarını uyarmasıyla oluşur. Hastaya oldukça rahatsızlık veren ama rahat tedavi edilen bir hastalıktır.
- İç kulak tansiyonu – Meniere hastalığı: İç kulaktaki denge sıvısında basıncın artması ile kendini gösterir.
- Denge sinirinin iltihaplanması
- Psikolojik rahatsızlıklar ve stres
- Demir eksikliği
- Damar sertliği ve damar tıkanıklıkları
- Parkinson, MS
- Boyun kaynaklı hastalıklar
- Özellikle beyin tümörleri
- Vestibüler migren
- Kafaya alınan darbeler, travmalar
- Bazı alerjiler
- Hormonal bozukluklar
- Vestibüler nörinit
- Migren
Baş dönmesinin habercisi olduğu hastalıkların teşhisi genellikle KBB ve nöroloji uzmanları tarafından konulur.
Baş Dönmesinin Sebepleri Nelerdir?
Baş dönmesinin sebepleri altta yatan başka bir hastalık kaynaklıdır, bu nedenle baş dönmesi belirti olarak tek başına ya da başka semptomlarla birlikte (bulantı, terleme, güçsüzlük gibi) ortaya çıkabilir.
Baş dönmesinin sebepleri arasında en yaygın olanları şöyle sıralanabilir:
- Ani tansiyon düşmesi
- Kafa travmaları
- Ani heyecan
- Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo – BPPV
- Hormonal değişimler
- İç kulak hastalıkları
- Boyun fıtığı ve diğer boyun kaynaklı rahatsızlıklar
- Kafa bölgesindeki tümörler
- Alerjiler
- İç kulak tansiyonu – Meniere Hastalığı
- Enfeksiyonlar
- İç kulak nezlesi
- Bazı ilaçlar (kalp, tansiyon ilaçları gibi)
- Üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası iç kulak tutulumu
Baş Dönmesi Tedavisi
Baş dönmesinin tedavisi kaynaklandığı hastalığın teşhis edilmesi ve ona yönelik tedavi yapılması şeklinde düzenlenir. Bazı tip baş dönmeleri kendiliğinden düzelir. Tedavi yöntemleri hastalığa bağlı değiştiği için tedaviler de farklılık gösterir. Bunlar; basit baş hareketler olabildiği gibi ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale de olabilir.
Örneğin denge kanallarındaki sorundan kaynaklanan baş dönmesi; Benin Pozisyonel Paroksismal Vertigo” hastalığı söz konusuysa hastaya doktor tarafından bazı manevralar (Epley Manevrası) yaptırılmakta ve başarılı sonuç alınmaktadır.
Eğer baş dönmesi bir damar tıkanıklığına ya da kan dolaşımına bağlı olarak ortaya çıkmışsa, bu tip baş dönmesi tedavisinde ilaçlar ile tedavi yöntemi uygulanabilir.
Baş dönmesi iç kulakla ilgili bir rahatsızlıktan kaynaklanıyorsa, hastanın hem yaşam tarzını düzenlemesi hem de baş dönmesini baskılayıcı, dolaşımı arttırıcı ve denge sinirlerinin hassasiyetini azaltıcı ilaçların desteği ile tedavi edilebilir.
Beyin sapı veya beyincikte bir kanamaya bağlı olarak görülen baş dönmelerinde, öncelikli olarak teşekküllü bir sağlık kurumunda kanamanın tedavisi yapılmalıdır. Eğer tümör mevcutsa, tanı konduktan sonra tedavinin cerrahi veya diğer tedavi yöntemlerinin uygulanması sonrasında baş dönmesinin yani vertigonun tedavi edilmesi mümkün olabilmektedir.
Dengesizliğin (Denge Kaybı) Nedenleri Nelerdir?
Dengesizlik (denge kaybı – Dizzines) kişinin kendini teknede gibi ya da yer ayağının altından kayıyormuş gibi hissetmesi şeklinde tarif edilen durumdur. Toplumda yaygın olarak Vertigo (baş dönmesi) ile karıştırılmakta olsa da ikisi farklı rahatsızlıklardır. Denge bozukluğu olan hastalarda; baş dönmesinin şiddeti daha az olabilir. Dengesizliğin (denge kaybı) nedenlerini aslında dengeyi sağlayan sistemlerin bozulması oluşturur.
Dengenin sağlanması basit bir olay değildir. Birçok sistem dengenin sağlanmasında görev alır. Beyin, omurilik, iç kulak, gözler, eklem ve kaslar koordine olarak dengeyi sağlar. Dolayısıyla bu organizasyonda yer alan herhangi bir organdan kaynaklanan rahatsızlık dengenin bozulmasına yol açar.
Dengesizliğin yaygın görülen nedenleri arasında;
- Beyin ve beyine giden sinirlerde zedelenme
- Beyin anevrizması, beyin tümörü, beyin kanaması
- Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo – BPPV
- Labirentit
- İç kulak hastalıkları
- Bazı ilaçlar (aminoglikozit türü antibiyotikler, antihipertansifler gibi)
- İç kulak tansiyonu
- Orta kulak iltihabı
- Psikolojik nedenler
- MS gibi nörolojik hastalıklar
- Başa alınan travmalar
- Kemik erimesi
- Menstrüasyon
Dengesizliğin nedenleri ortaya koyulduktan sonra uygun tedaviye geçilebilir.
Vertigo (Baş Dönmesi) Nedir?
Vertigo (baş dönmesi) aslında bir çeşit his yanılgısıdır. Şöyle ki; kişi aslında hareket emiyordur ama kendisi ya da çevresi dönüyor gibi hissediyordur. Hastanın yaşam kalitesini düşüren, stres yaratan bir durumdur.
Baş dönmesi tek tip değildir. Çevrenin çark gibi döndüğü, hastalarda aşırı derecede korku ve panik, beraberinde de bulantı kusma, terleme ve çarpıntı gibi rahatsızlıkların olduğu durumlar hekimler tarafından “gerçek baş dönmesi” olarak tanımlanmaktadır.
Doğru tanının konulup uygun vertigo tedavisinin başlanabilmesi için, hastanın şikâyetlerini hekime doğru aktarması doğru vertigo tipinin belirlenmesinde önem taşımaktadır.
Örneğin; 10-20 saniye süren başın sağa sola yatırılması, eğilip kalkmakla oluşan baş dönmesinde “pozisyonel vertigo” tipi düşünülebilir. Ama saatler süren baş dönmesi ve ona eşlik eden başka bulgularda olursa, o zaman “iç kulak hastalığı” ya da “beyin damarlarında meydana gelen bir tıkanıklık, daralma veya kan dolaşımında bozukluk” olduğu düşünülebilir. Bu sebeple baş dönmesinin devam süresi çok önemlidir.
Benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV) ya da pozisyonel vertigo, vertigonun kısa süren ancak şiddetli hissedilen bir bölümü şeklinde tanımlanabilir. Bu duruma başın pozisyonundaki belirli bir değişiklik neden olur.
Kişi, yatakta döndüğü zaman bile pozisyonel vertigo geçirebilir. Bazen baş yaralanması ya da yaşa bağlı olarak da BPPV gözlenebilir.