Seröz otitis media nedir?
Orta kulak boşluğunda sıvı oluşması ile karakterize hastalığa “Seröz otitis media” denilmektedir. Buradaki “seröz” kelimesi sıvı varlığını ancak kulak zarında şişlik, kızarıklık ağrıya sebep olacak düzeyde enfeksiyon olmadığı anlamı taşır. “Otitis media” kelimesi hastalığın orta kulağı ilgilendiren bir süreç olduğunu anlatmaktadır.
Seröz otitis media çocukluk çağında sık görülmekle birlikte yetişkinlerde de görülebilir.
Hastalığın ayrıntılarına geçmeden önce, orta kulak yapısı hakkında kısa bilgilendirme yapmakta fayda var. Orta kulak dışarı bakan kısmı kulak zarı ile kapatılmış, içinde zardan başlayıp iç kulağa sesi taşıyan birbiri ile bağlantılı dışardan içeri doğru uzanan üç orta kulak kemikçiği çekiç, örs ve üzengiyi içerir. Orta kulağa östaki tüpü aracılığı ile sürekli hava giriş çıkışı sağlanır, östaki tüpü burnumuzun arkasında geniz dediğimiz boşluğa açılır ve çocuklarda geniz eti iki östaki tüpü ağzının arasında yer alır. Orta kulak arka kısmında orta kulak hava rezervuarı olan havalı hücreler ile ilişki halindedir. Orta kulak içerisi hava ile dolu kapalı bir boşluktur bu kapalı boşlukta düzenli hava olmasını sağlayan yapı östaki borusudur, klasik olarak yutkunma, esneme gibi damak hareketleri ile östaki borusu açılır ve orta kulağa doğru hava pompalanır. Bazen orta kulakta basınç artarsa yine östaki aracılığı ile fazla hava dışarı atılarak orta kulak basıncı dengelenir.
Biraz anatomik bilgiden sonra orta kulakta sıvı oluşma mekanizmasından genel hatlarıyla biraz bahsetmekte fayda var. Orta kulaktaki bu sistem; kulak zarının titreşmesi, kemikçiklerinde titreşimi iç kulağa iletmesini sağlar, eğer östaki borusu iyi çalışmazsa kulakta negatif basınç oluşur ve kulak zarı orta kulağa doğru çöker ve zarın titreşimi zorlaşır, bu çökme ve negatif basınçla birlikte kemikçik titreşimi yavaşlar ve işitmede azalma başlar. Bunun sonucunda kulağımızda tıkanma, dolgunluk hissi ve az işitme başlar. Buraya kadar olan kısım östaki çalışma bozuklukları olarak sınıflanır.
Östaki çalışmasındaki problem uzarsa orta kulakta negatif basınç oluşabilir, bu negatif basınçla mukozalardan vücut sıvısı orta kulağa doğru geçer. Orta kulağı ve östaki borusunu döşeyen yüzeysel örtü yani mukoza ödemlenir, şişer bu da östakinin daha fazla tıkanmasına sebep olur. Orta kulakta negatif basınç ve sıvı birikmesi sonucunda zar titreşimi ve kemikçiklerin titreşmesi belirgin azalır artık hissedilir bir işitme kaybı başlar. Artık bu hastalığın ismi “seröz otitis media” dır. Buraya kadar henüz mikrobik bir orta kulak enfeksiyonu gerçekleşmemiştir. Orta kulakta oluşan sıvı burada bekledikçe koyuluğu ve yapışkanlığı artar ve işitmede buna bağlı olarak bozulur ayrıca koyu yapışkan sıvının östaki tüpü aracılığı ile atılması zorlaşır. Çok geç kalındığında orta kulak mukozası polipleşebilir, mevcut sıvı içinde kalsiyum kristalleri birikebilir ve östaki tüpü darlığı gelişebilir, ayrıca kulak zarı sert elastik yapısı bozulur ve elastikiyetini kaybeder. Zarın elastikiyetini kaybetmesi düzgün titreşimi bozduğu gibi, orta kulağa doğru kalıcı çökmeler yaparak başka hastalıkları başlatabilir. Bu durumda “kronik seröz otit” dediğimiz gelecekte de devam edecek kalıcı sekeler ve hastalıklar oluşur. Artık bu safhada ventilasyon tüpü dediğimiz kulak zarı üzerine yerleştirilerek orta kulak havalanmasını sağlayan tüplerin başarısı azalır.
Seröz otitis media neden düzelmiyor?
Orta kulakta biriken sıvının boşalması için, önce burun ve genzimizde ki ödem, sonra östaki tüpünün ödemi ve tıkanıklığı geçmeli ki sonrada orta kulağa hava girişi başlasın,
orta kulaktaki mevcut sıvı atılsın ve orta kulak havalanması başlayıp mukozası normale dönsün. Bu düzelmeyi takiben de orta kulakta işitme tekrar normale dönsün.
Sık sık üst solunum yolu hastalığı geçirmek grip, nezle, sinüzit, adenoidit (genizeti iltihabı) gibi hastalıklar ve bu hastalıkların uzun sürmesine sebep olan geniz eti büyüklüğü gibi sebepler östaki tüpünün normale dönmesini engeller.
Burnumuzda veya genzimizde şişliğe sebep olan her hastalık östaki borumuzda da şişliğe sebep en basit örnek sigaraya bağlı burun ve geniz ödemidir, çocukların yanında sigara içilmesi bu hastalığı tetikler.
Alerjik hastalıklar burun, östaki ve orta kulakta ödeme sebep olur ayrıca bu alerji orta kulak mukozal hücrelerinde salgı yapan hücrelerin artması ve büyümesine sebep olabilir.
İşitmede aşırı bozulma yoksa, zaman zaman orta kulak normale dönüyorsa ve muayenede kulak zarında belirgin bozulma yoksa Orta kulak sıvıları 3-6 ay takip edilebilir.
Çocuklarda bu hastalık neden daha sık oluyor?
Çocukların östaki tüpü kulak arası mesafesi daha kısadır ayrıca en önemlisi östaki borusu geniz kulak arasında düz bir konumdadır, yetişkinlerde belirgin bir eğim olduğundan yetişkinlerin orta kulağı üst solunum yolu enfeksiyon ve alerjilerinden daha az etkilenir.
Bir diğer önemli sebepte çocukların geniz bölgesini dolduran lenfoid organ olan geniz etidir. Geniz eti doğuştan çocuklarda bulunur, boyut değişkendir, 8-18 yaşları arasında hastalıkların azalması sonucu göreceli olarak yavaş yavaş küçülür ve yok olur.
Üçüncü sebepte çocukların sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmesidir.
Geniz eti hastalıkları eskiden de yok muydu? Neden son zamanlarda daha çok söz ediliyor?
Geniz eti her burun hastalığında, alerjide şişer amacı burundan giren enfeksiyonlara vücudun daha çabuk cevap vermesini sağlamaktır. Ancak şehir yaşamının sonucu olarak çocuklar çok küçük yaşlarda anaokuluna başlamakta, bunun sonucunda dar ve kapalı ortamda uzun süre birlikte vakit geçiren çocuklar hastalıkları kolayca birbirlerine bulaştırmakta, daha sık hasta olmaktadır. Üst üstte hastalık sonucunda üst solunum yolu, geniz bölgesi, östaki çevresi ve kulaklar tamamen normale dönememekte ve her hastalık bir sonrakinin daha kötü seyretmesine sebep olmaktadır. Şehir yaşamının ve endüstriyelleşmenin diğer bir sonucunda havadaki atık kimyasalların, karbonmonoksitin ve diğer tozların artması sonucu geniz etinin ve burun etinin reaksiyonel olarak hipertrofiye (büyümesi) olmasıdır.
Bu hastalıkta neden antibiyotikler diğer kulak enfeksiyonları kadar işe yaramaz?
Bu hastalıkta yukarda anlattığımız şekilde her zaman orta kulakta mikropların bulunması gerekmez, mikrobik hastalıkların burun, sinüs, geniz eti ve östaki ağzında bulunması bu bölgeleri hasta etmesi yeterlidir. Bu durumda antibiyotikler üst solunum yolu enfeksiyonu geçene kadar 10-14 gün kullanılması yeterlidir.
Akut otitis media nedir? Seröz otitten farkı nedir?
Üst solunum yolu enfeksiyonu çocuklarda orta kulağa daha kolay yayılarak orta kulak enfeksiyonu başlatabilir. Kulak zarının kızardığı, kulakta belirgin ağrının olduğu ve zaman zaman ateşinde bu bulgulara eklendiği kulak hastalığı “akut otitis media” dır. Bu hastalık seröz otitis media hastalığının üstüne eklenebileceği gibi, bazende seröz otitis media hastalığını başlatıcısı olabilir. Akut otitis media’da orta kulakta viral veya bakteriyel mikroorganizmalar bulunur ve daha şiddetli bir hastalık başlangıcı geçirilir. Antibiyotiklerin kullanılmasının bu safhada önemi vardır, akut otit sonrası kulak hemen normale döneceği gibi akut otit hastalığı seröz otit tetikleyebilir ve yukarıda anlattığımız gibi sıvı aylarca düzelmeden kalabilir. Seröz otit takibi sırasında geçirilen akut otit atakları olabilir çünkü seröz otit zaten akut otit için kolaylaştırıcı bir sebep ve ayrıca mikropların üremesi için hazır bir ortamdır.
Hastalığın takibi ve yapılacak tedaviler Akut otit veya seröz otitis media her ikisi içinde ebeveynlerin özellikle çocuğun bulunduğu ortamda sigara içmesi çok önemlidir. Seröz otitis media bir süre takip edildikten sonra (ortalama 3 ay), yeterli düzelme olmadığında işitmede hissedilir kayıp başladığında, zar yapısı bozulmaya başladığında tedavi edilmesi gerekir.
Seröz otit takibinde timpanometri ile kulak basnç ölçümleri yapılması ve saf ses odyometri testi ile işitme durumunun belirlenmesi önemlidir. Adenoidin (geniz eti) endoskopik olarak görülmesi ve boyutunun saptanması, tedavi gidişatı açısından önemlidir. Büyük adenoid (geniz eti) olması veya sık sık enfeksiyon olması, burun hastalıklarının 10 günden uzun olması, seröz otitin düzelmesini geciktirdiğinden geniz etinin alınması önemlidir.
Tek başına tüp takılmasının başarısına göre tüp takılırken geniz eti alınması daha başarılıdır. Tüp genellikle takıldıktan sonra 6 ay içinde dış kulak yoluna doğru kulak zarı kapandıktan sonra atılır. Tüp ameliyatının hayati komplikasyonu yoktur, olası en sık komplikasyon zar üzerinde küçük bir kalsifikasyondur (kaba tabir ile kireçlenme). Çok nadiren tüp geç atılabilir, zararı olmaz, çok daha nadiren zarda küçük bir perforasyon kalır (kulak zarı deliği). En sık iki tip tüp kullanılır geçici tüp veya kalıcı tüp (T-tüp) olarak adlandırılır. Kulak zarında açıklık kalması komplikasyonu en sık kalıcı tüpte olur çünkü bu tüp doktor tarafından zardan çekilip çıkarılmadıkça kendisi nadiren düşer.
Tüp birkaç kez takılabilir. Bazen kalıcı tüp takılarak kulağın havalanması 2 yıla kadar uzatılabilir.