Ameliyat Korkusu
Ameliyat, hem fizyolojik hem de psikolojik olarak hastayı etkileyen bir deneyimdir. Hasta ve yakını, yapılacak olan ameliyatı ve sonrasını bilmediği için korkar ve anksiyete duyabilirler.
Ameliyat, hasta ve yakınlarında hastalıktan kurtulma beklentisi yanında psikolojik açıdan kendini denetleyemediği, organ ve doku yokluğu kaygısına düştüğü ve ölüm korkusuna neden olabilen bir girişimdir.
Genel olarak komplikasyon riski az olan küçük girişimlerde dahi hastalar cerrahi dışı tedavi yöntemlerine kıyasla daha fazla rahatsızlık tanımlarlar.
Ameliyat öncesinde hastanın ve yakınlarının kaygı düzeyini, hastanın kişisel özellikleri, yaşı, daha önceki anestezi ve cerrahi deneyimi, yapılacak operasyon tipi yanısıra yapılacak işlemler hakkında bilgi sahibi olup olmaması da etkilemektedir.
Çevreye yabancılık, aileden ayrılma, bilgi eksikliği hastane ortamında kaygı yaratan faktörlerdir. Hastaneye kabul edilen hasta ve yakınına verilen mesaj, pasif ve uysal bir role bürünmesinin gerekliliğidir. Hasta ve yakınından her istenileni yapmaları beklenir. Bu otonomi ve özgürlük kaybı bazı hastalar tarafından iyi karşılanırken, bazıları için tehdit edici olarak algılanabilir.
Hasta ve yakınlarının bilgi eksikliği, sağlık iletişimde sık rastlanan problemlerindendir. Hastalarının tedavi sürecinde geçirdiği aşamalar hakkında bilgi sahibi olamayan hasta yakınları sağlık personeline tepki gösterebilmektedir.
Ameliyat Öncesi Kaygı Nedenleri
- Yabancıdan korku: Hastanede tanımadığı kişilere kendini teslim etme düşüncesi hastada yada yakınlarında belirgin bir endişeye sebep olabilir. Hastanın hekimi seçebilmesi, hekimle güven ilişkisi kurabilmesi bu endişeyi azaltabilir.
- Ayrılma endişesi: Hastaneye yatış başlı başına bir anksiyete nedenidir. Hasta bireyin diğer insanlardan uzak kalma zorunluluğu bu kaygıyı artırır.
- Sevgi ve ilgi kaybı endişesi: Özellikle meme olmak üzere cinsel fonksiyon kaybıyla sonuçlanacak operasyonlardan sonra hissedilen çekicilik ve ilgi kaybı endişesidir.
- Fonksiyon kaybına bağlı endişeler: Bağırsak, mide, mesane, kas denetimi gibi işlevlerin geçici ya da sürekli kaybından duyulan endişelerdir.
- Bedenini başkalarına teslim etme endişeleri: Yatağa bağlı kalma ve kendi kontrolünü başkalarına teslim etme, mahremiyetinin korunamaması gibi endişelerdir.
- Suçluluk duygusu: Sağlık sorunlarının, bir suçun diyeti olarak algılanabilmesi ya da sağlıklı dönemdeki alışkanlıklardan (sigara, alkol) dolayı sağlığına iyi bakamamış olması suçluluğu yaşanabilir.
- Ağrı Korkusu: Ağrı, ameliyat olmayı bekleyen tüm hastaları etkilemekle beraber, özellikle daha önce kendisi veya bir yakını ameliyat olup ağrı tecrübesi yaşamış bireylerde daha belirgindir.
Anesteziyle İlgili Kaygı Nedenleri
Anestezi uygulamaları, iğne korkusu, ölüm korkusu, ameliyat sırasında uyanmak veya ağrı duymak, ameliyat sonrası ağrı ve/veya bulantı-kusma, yoğun bakımda kalmak, anestezistin bilgi ve deneyim eksikliği, anestezistin ameliyat odasında bulunmaması, anestezi sonrasında anlamsız konuşmak, gibi nedenlerdir.
Ameliyat öncesi kaygının da anesteziye etkileri mevcuttur. Kaygıya bağlı damarların kasılması bazen damar yolu açılmasını zorlaştırmaktadır.
Genel olarak kaygı bozukluğu ve panik atak tanısı alan hastalarda ameliyat korkusu sık görülmekte, iyi bir hasta-hekim ilişkisi, yeterli hasta bilgilendirmesi, gevşeme ve gerilimi azaltma egzersizleri ve gerekirse medikal tedavi ile ameliyat öncesi kaygı azaltılabilmektedir. Bu durum ameliyat sonrası komplikasyonları azaltmakta ve hasta konforunu arttırmaktadır.
Sağlık Alanında Ön Yargılar
Geçmiş dönemlerde yaşanan sağlık alanındaki eksiklikler, hasta ve hasta yakınlarında bir ön yargı oluşturmakta, hasta yakınları hastalarını sağlık personeline emanet etmekten çekinmekte, hastalar da konulan teşhis ve belirlenen tedaviye ön yargı ile yaklaşabilmektedir.
Toronto Mutabakat Bildirisi
Bu mutabakat sağlık iletişiminde yaşanan problemlerin çözümüne katkı sağlayacak niteliktedir (Simpson vd… 1991).
Bildiride yer alan başlıklar şu şekildedir:
- Medikal uygulamalarda iletişim problemleri önemli ve yaygındır.
- Hasta kaygısı ve memnuniyetsizliği belirsizlik ve bilgi, açıklama ve geribildirim eksikliği ile ilişkilidir.
- Doktorlar genellikle hastaların almak isteği bilgi türünü ve miktarını yanlış anlamaktadır.
- Klinikle ilgili iletişimin geliştirilmesi olumlu sağlık sonuçlarıyla ilişkilidir.
- Çözülemeseler bile, hasta kaygılarını anlamak ve açıklamak kaygıda azalmaya neden olmaktadır.
- Hastanın sürece katılımı, memnuniyeti ve uyumu sağlamakta ve tedavi sonuçlarını iyileştirmektedir.
- Yeterli bilgi aldıklarını zaman ciddi hastalığı olan hastalarda da psikolojik endişenin düzeyi azalmaktadır.